Dinlenenler!

Bayram tatili memurların hızını kesmeyecek anlaşılan.
Bayramdan iki gün öncesini grev adı altında tatil ilan ettiler kendilerine...
Çalışmakta dert.
"Dinlenmekte"
Grev memur ve işçi sınıfının dertlerini, sorunların anlatmak için başvurdukları son çare.
Grev;Sesimizi duyun bizi dinleyin diye tambur cemaat sokaklara dökülüp, davullarla seslerini dinletme çabası.
Sokağa dökülen alt kısım memur tabakası seslerinin dinlenmemesinden şikayetçi.
Üst tabakada "dinlenmekten"
Herşeyi sorun ediyoruz.
***
Çalışmakta sorun
"Dinlenmekte"
Sözümüzün dinlenmemesi de sorun.
"Dinlenmeside"...
***
Dinlenmek; takip edilmenin teknolojik yönü.
Eskiden, adamın peşine bir iki hafiye takıp, bu elemanlarla havadis toplarlarmış.
Hafiye ( yani ajan, casus) tipinizi beğenmiyorsa, size garezi varsa yandınız.
Ayıkla princin taşını.
Şimidikiler biraz şanslı, iyi kötü; belge, ses kaytı falan olmalı ortada.
Olsa bile; kaset montaj, belgenin imzası yaş mı - kuru mu diye sıyrılma yolları var...
***
Peşine hafiye takmak sadece Osmanlı'da yoktu.
Bu yöntem Cumhuriyet yönetcilerine de geçti.
Yani bu iş bizde devlet geleneği.
Cumhuriyetin ilk yıllarında peşinde en çok hafiye gezenlerden biride Kazım Karabekir Paşa'dır.
Belki şaşırdınız!
Kurtuluş savaşının bu muzaffer Paşası; işi bitip, vatan kurtulduktan sonra gözden düşüp, peşine adam takılan, açığı kollanan, asılması için malzemeler toplanan biridir.
İpden kurtulması da genç subayların mahkemeye doluşup; bir idam kararı çıkarsa mahkemeyi basıp, Paşalarını kurtarma düşüncelerinin ortaya çıkması , mahkeme heyetinin tırsarak Çankaya köşküne telgraf çekip, Çankaya'dan izin alıp, idam kararı verememesi sonucu olmuştur... ( Yargının bağımsızlık ilkesi daha o zamanlar sakız olup çiğnenmiş anlayacağınız.)
***
Karabekir Paşa'mız ve ailesinin artık kanıksayacağı günlük alalede bir iş olmuş bu takip edilmek.
Bir gün Paşa'nın eşi pazara alışverişe gitmiş, arkasından hafiyeler.
Alışveriş yaparken Paşanın eşi el etmiş hafiyelere, yanına çağırmış.
Bizim gizli casuslar şaşırmış, şaşkın şaşkın varmışlar Paşa'nın eşinin yanına.
" Hele şu çantaları alın evlatlar" demiş, bayan Karabekir, "nasılsa eve kadar takip edeceksiniz, çantaları taşıyında bari bir faydanız dokunsun."
Niye takip ediyorsunuz diye ortalığı velveleye vermek yerine, çantaların sapını vermiş ellerine .
Yine bir gün Paşa'nın hanımı evden çıkmış bir yakınına gidecekmiş. Arabaya bitmiş, tam gidecekken durmuş yine çağırmış zehir hafiyeleri, bi kağıt uzatarak " evladım biz şu adrese gidiyoruz, arayıp bulacağım diye yorulmayın" deyip , gideceği adresi vermiş.
***
Alnı ak, yüzü pak olanlar; ne söylemekten, nede dinlenmekten çekinirler.

0 yorum: