Ölümde var!


ister
hamal ol
ister idol!
en son gideceğin yer
ayaklarının bastığı
yerin altı

Mevlana'dan

"Kim meseleyi iyi anlamışsa onun benzi daha sarıdır."
Hz. Mevlana

***
meseleyi kavramak,
derdi anlamak
meseleyi dert, derdi mesele edinmek
lafta değil, baştadır!
*tuncer*
*

Eski

eskimiş
deniz, rüzgar, dalga
ne değdiyse, bi şeyler alıp götürmüş
selam verdiği, bi şeyler koparmış
***
almadan vermek "Allah'a" mahsus
ayakta kalabilmek için bi şeyler vermek
galiba bu sadece, eskimeyi biraz yavaşlatıyor.
var olabilmek için vere vere, var olan tükeniyor.

***
romantik takılacak olsak;
neler neler yaşanmıştır bu teknede
ne hatıraları vardır şimdi...
çok mu umurunda acaba?
kimleri taşıdı
kimler kuçağına sığındı
kimler için dalgaları göğüsledi
hatıralarıyla teselli buluyormu acaba bu tekne
***
sahi teselli, ne işe yarar?
şifalı bi şey midir?
yemeklerden önce mi , sonra mı alınması lazım?
***
var mı ilacı eskimenin?
sadece madde değil,
sadece vücudu olanlar değil.
bazen duygularda eskimiyor mu?
eski aşklara "ex aşkım" demek bile moda oldu
hep yeniler değil ya bazen eskilerde moda olur?

***
kim eskimiyor ki bu dünya
yada neler neler eskiyip gitmedi mi
***
baki kalan bu gök kubbede
sadece; "Allah'ın Kelamı"
değilmi?

Yeşil ve Su...

Su yeşile çok yakışıyor...
Yaşamı, hayatı gösteriyor...
Müthiş bi ikili...

Mavi


Kokoreç...

Offffffff...
Nasılda canım çekti...
Şöyle ustasının elinde yemeyeli çok oldu bu mübareği...
***
İlla İstanbul'a gitmek, "şimdi İstanbulda olmak" mı lazım....

Hayyam'dan

Ey beni öldü diye bilen ahmak,
Nur Hakk’ın nuru, ten ise toprak
Hak nurunu aldı, ten yine toprak

Ömer HAYYAM

Sarı... ve mor


Anteni nereye dikmeli?

Yer Cibalikapı civarlarındaki Emir Buhari Tekkesi.
***
Yatanlarada saygısızlık etmek istemiyorum ama burada daha iyi çekiyor anlaşılan...
Öyle değil mi; anten dediğin alet mümkün olduğunca yüksek bi yere konuşlandırılır...
Eleman dört duvarın ortasına, birde kazarak bi çukura koymuş...
İşini yapıyor, çekiyor ki; dimdik ayakta...
***
Acaba o antenle ne seyrediyor desem?

Kırmızı.... ve sarı


Yobazlık

Nedir yobazlık? Nedir bağnazlık?
Bir zamanlar Ahmet İnam çok güzel tanımlamıştı:" Yobazlar dünyayı boydan boya ikiye ayırırlar. Bizimkiler ve onlar..."
Bir de...
En büyük yanılgımız okumanın, öğrenmenin yobazlığa engel olduğunu sanmak, yobazların cahiller olduğunu sanmamızdır.
Okur yobazlar, bol bol yazan yobazlar vardır.Ama sürekli kendilerini haklı kılmak için okur, yazar yobazlar.
Bir de...
Bana sorarsanız...
Vazgeçtim gündüzlerinden...
Gece kafayı yastığa koyunca hemen uyumayıp kendilerine "nereden geldik, nereye gidiyoruz?" diye sorsalar...
Biraz kuşkulanıp sorgulasalar bildiklerini, öğrendiklerini, fikirlerini...
Düşünce ve inanç tembelliklerini biraz olsun terk etmeyi göze alsalar...
Belki o zaman yavaş yavaş kalkmaya başlar yobazlığın karanlık örtüsü!
(Haşmet Babaoğlu 6-6-209 Sabah)
***
Eh, asıl cahilin okumuşundan korkacaksın Haşmet Abi...
Bunlara göre tek yön vardır, tek fikir, tek renk, tek ses...
Yobaz dediğin kişi başka sese, başka fikire katlanmaz...
Kim yobaz öğrenmek istersen, basacaksın damarına; nasırına basılmış gibi viyaklıyorsa bilki tamyerine bastın. Aha o çıyaklayan adam yobaz...
Bunlar tek damardan beslenirler, tek boyadan sürerler fazla allı güllü, renkli olursa hoşlanmazlar...
Ondandır bizim memelekete onca yıldan sonra geldi renkli ekran, çoklu kanal...
Nasırlarına bastığı içindir Rahmetli Özal'a yobaz demeleri; ne işimiz vardı ki bizim; renkli ekranla, birden çok kanalla...
Bu yüzden senelerdir katlanamadırlar, demokrasiye, çok partili hayata...
İkide bir kapatmıyorlar mı, partileri, demokrasiyi...
Bir zamanlar Ezanın bile Arapça okunmasına, bir başka dile tahammül edememişlerdi.
Tek ses olacaktı herşey..
Tek dil...
Türkçeleştirdiler ezanı...
Orijinal dilinde ezan ancak, çok partili döneme geçince mümkün olabildi...
Hala o yarası kanayanlar var bu memlekette...
***
Onlara göre kapatacağız sınırları...
Ne turist girecek içeri..
Ne de bir vatan evladı uzatacak kafasını sınırdan dışarı...
Kendi yağımızla kavrulacakmışık...
Biz bize yetermişik...
Eh o zaman sen önden buyur usta...
Biz seni tutmayalım..
Micro düzeyde, bize bi göster.
Sen önce kendi kendine yetebildiğini bi ispatla bize...
Sen kendini kurtar...
Bize gölge etme yeter...
***
Bizim kurtuluşumuz, sizden kurtulduğumuz gündür...
Darbe yapmayın başka ihsan istemez...

Hayırlı Olsun!


Frank Rijkaard, Galatasarayla 2 Yıllık sözleşme imzaldı.
46 yaşında.
2000 Avrupa kupasınd aHollanda milli takımın başındaydı.
Galatasaraya gelmeden önce 5 yıl Barceleno'yu çalıştırdı. Barceleno'la birlikte 2 lig kupası bir İspanya Süper kupası ve birde Şampiyonlar ligi şampiyonluğu yaşamış bir hoca.
Kariyeri, bilgisi tartışılamaycak büyüklükte.
Gerçi bizim çok bilmişlerimiz tv ekranlarından bol bol tartışırlar.
Kariyerleri değil Barceleno gibi bir klüpte çalışmaya, Barceleno'nun kapısındna içeri girmeye yetmeycek adamlar şimdiden ahkam kesmeye başlarlar.
Kendileirnin bir türlü beceremdiği takım çalıştırma ve çalıştırdıkları takımd abaşarılı olma işini en iyi kendilerinin bildiğini sanan zavallı tv şebekleri...
Misal mi?
Kime sorsanız en iyi yorumcu; Rıdvan Dilmen diyecektir.
Bi araştırın bakalım, Rıdvan Hoca ( çok bi hocalık kariyeri varmış gibi ona böyle sesleniyorlar ekranda) kaç takım çalıştırdı ve başarılı oldu.
Bundanda geçtim kaç takımı çalıştırmaya başladıda kovulmadan sezonu bitirdi?
***
Neyse bunları boş verelim.
Çünkü biz ne dersek boş, onlar yine ekranda çaka satmaya devam edecekler.
Yine konuşmadan duramaycağım, ağızlarına pelsenk ettikleri, çırak çıkardıkları hocalara bi bakarmısınız!
Hiddink
Löw
Del Besgue
Lucescu
Aragones
Tigana
Parreria
Zico
vs....
Bi de çok bilenlerin kariyerine bi bakın...
Hıncal Uluç
Haşmet Babaoğlu
Rıdvan Dilmen
Hakan Ünsal
Sergen Yalçın
Erman Toroğlu
Ahmet Çakar
vs...
Bunların içinde topa vurmamış adamlar bile var.
Futbolcu psikolojisinden, takım olgusundan, taktikten, teknikten bahsediyorlar
***
Son söz Trabzon Spor'a
Çok mu aramışlar Samet Aybaba'yı?
Senelerdir takım çalıştırır bu ligte, en büyük başarısı çalıştırdığı takımlarla kümede kalabilmek ( bu sezon kendi takımının değilde, bir diğer maçtaki bir oyuncunun gol atıp takımını kazandırmasıyla kümede kalabildi) olan bir adamdan şampiyonluk beklemek.
Sampiyonluk, çalışma taktik vs yanında; bir inanma işi, top yekun camiayla bir heyecan yakalama işi.
Samet Aybaba'mı yapacak bu işi
Laz aklı işte, neylersin!

Mayın

Bir mayın yaygarasıdır gidiyor...
Tam eskilerin dediği gibi "at izi, it izine karışmış" durumda...
Her kes bi şey konuşuyor...
Ne çok da mayın mütehassasımız varmış...
Bu arada, ben denizde askerde bayağı uğraşmıştım bu mayın denen başbelasıyla, o yüzden talimliyim bu konuya yani...
***
Birileri "temizlensin" diyor.
Birileri "yok olmaz, böyle iyi dokunmayın" diyor...
Birileri "temizlensin ama, onlar temizlemisin" diyor...
Birileri "verin bana bir kaç asker temizleyip geleyim" diyor. Emeklilik canına tak etmiş adamın, az gaz verseniz, hanımın elektrikli süpürgesini kapıp, bodozlama dalacak sınıra; temizlemeye...
***
Bizde Sn. Erbakan dediği gibi diyelim dostlar; "bunların hepsi fasa fiso"...
***
Mesela mayın meselesi değil...
Tamam topraklar birinci sınıf tarım arizisi
Olsun...
Kime ait bu toprak?
Hazineye.
Devlet her verimli toprağı tarıma açtıda bi burası mı kaldı?
Muhalefet neden yaygara koparıyor...
Mayın temizlemek maksadıyla bu toprak yabancıya kiralanacak, peşkeş çekilecek diye...
Yapancıya kiralanan, satılan, peşkeş çekilen hiç mi yer olmadı Türkiyede?
Bu kadar yaygara koptu mu?
Muhalefet hangisinde, meclisi basmaya kadar götürdü işi?
***
Siz asıl sebebi görmek için başınızı kaldırın ve biraz ileriye bakın...
Asıl mesela ileride...
Mesele "Suriye"
***
Hangi komşumuzla şimdiye kadar iyi geçinmişiz, adam gibi tiçaret yapmışız ki?
Haritayı açın bi bakın ve cevap verin...
Bulgaristanla mı?
Yunanistan?
Ermenistan
Irak?
İran?
Suriye?
***
Yapmadık, yaptırmadılar, yaptırmazlar...
***
İki halka bayramı bile zehir ettiler...
Tel örgüler arkasında bayramlaştı akrabalar...
Ne ticareti; bunlar öpüşmeyi, selamlaşmayı bile yasakladılar, akrabalar arasında...
***
Ne derdimiz vardı bizim Suriye Halkıyla?
Ya da onların bizimle...
Ne zaman kavga ettik biz?
Ne zaman küstük?
Ne tavuğumuza kış dediler
Nede köpeklerine hoşt dedik...
Neden döşendi bunca mayın iki sınır arasına
***
Asıl eşkiya, asıl ölüm Irak tarafından geliyor yıllar boyunca.
Neden orada yok bu mayınlar.
Sınır yol geçen hanı gibi.
Canları istediğinde 200 - 300 kişi gelip, ağır silahlarla karakol bile basıyorlar.
Neden, savaşın olduğu yerde, ölümü engelemek için yok bu mayınlardan...
Yoksa sizin mayınlarınız dostluğu, akrabalığı, ticareti engelemek için mi?
***
Ne güzel demiş büyük ozan Ahmet Arif:

Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
Karşıyaka köyleri, obalarıyla
Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
Komşuyuz yaka yakaya
Birbirine karışır tavuklarımız
Bilmezlikten değil,
Fıkaralıktan
Pasaporta ısınmamış içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz,
Gayrı eşkiyaya çıkar adımız
Kaçakçıya
Soyguncuya
Hayına...

Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...