İstiklal Marşı

"Bu uygulama, 12 Eylül cuntası döneminde başlatılmıştır... Başka bir ülkede böyle bir uygulama yoktur.Şimdi de, İstiklal Marşı, "bir an önce bitse de maça başlasak" havasında dinlenmektedir. Angarya olmuştur. "Geçiştirilmesi gereken kaçınılmaz bir formalite" durumuna düşürülmüştür. İnsanlar İstiklal Marşı'mızdan "sıkılmaya" başlamışlardır. Buna kimsenin hakkı yoktur! Üstelik lig takımları milli takımlar olmadıklarından, bu takımlarda oynayan yabancı futbolcular da marş süresince aval aval sağa sola bakınmaktadırlar...Halkımız milli marşımızı doğru dürüst söyleyemediğinden (hem halkta "kulak" ve ses yoktur hem de marşın "prozodisi" bozuktur), marş dış destekle yayınlanmakta, yalnızca müziği çalınmakla kalmamakta, bir de koro tarafından söylenmektedir, seyirciye "ayar verilmektedir", yani sonuçta bu iş de halka bırakılmamaktadır, ne olur ne olmaz..."
Engin Ardıç.
Sabah 16-03-2009
İstiklal Marşının olur olmaz heryerde kullanılmasının onu sıradanlaştırdığı görüşüne bend e katılıyorum.
Fakat Engin Ardıçın bu yazısında benim dikkatimi çeken İstiklal Marşını okumanın bile halka bırakılmaması konusu...
Ne düşünceli bir devletimiz,
Elitimiz,
Aydınımız var.
Her şeyi en güzelini, en iyisini bilir.
Halkına sen çobansın sen ancak kavaldan anlarsın muamelesi yapmaya bayılır.
Bazen de ben oynamıyorum, bu ülkedenin çobanları artık beni sıkmaya başladı, sıkma başlı anaları,sıkma başlı karıları yüzünden deyip. Ülkeyi terk etmekle bizi tehtid ediyorlar.
Aman kurban ne olur gitme.
Sen gidersen bize kim çalacak oratoryoları, konçertoları, senfonileri.

0 yorum: